OECD, Türk iktisadında yaz aylarında başlayan, yarı bütçesel teşvikler ve dış tayep ile yönlenen toparlanmanın şu anda önemli karşıt rüzgarlar ile karşı karşıya kaldığını duyurdu.
Sonbahar ile birlikte COVID-19 olaylarının yine artışa geçmesinin yanı sıra cari süreçler açığınını, enflasyonun ve kurdaki paha kaybının denetim altına alınması için siyaset dayanağının küçültülmesinin Türk iktisadını olumsuz etkilediğini savunan OECD, Türkiye’de GSYH’nın 2020’de yüzde 1,3 daralacağını varsayım etti.
OECD bugün yayınladığı “Ekonomik Görünüm” raporunda, Türkiye’de makroekonomik tansiyonların yinelenmemesi halinde GSYH’nın 2021 yılında yüzde 2,9 ve 2022 yılında yüzde 3,2 artacağını öngördü.
İşsizliğin artmasının beklendiğini söz eden OECD, “Beklenmedik yükümlülükler ve cari süreçler açığının çok büyük olmaya devam etmeleri, yüksek risk primi ve kurda kıymet kaybı görünümü ziyan verdi. Son istikrar odaklı siyaset önlemleri yurt içi ve memleketler arası inancı yükseltebilir ve toparlanmayı destekleyebilir” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’nin fiziki ara önlemlerinin tam olarak uygulaması gerektiğini ve ek kapatma, karantina önlemlerine gereksinim olabileceğini tabir eden OECD, “Salgının yayılımı konusunda resmi bağlantının kalitesine itimat de tekrar tesis edilmeli” tespitinde bulundu.
“Şeffaflığın ilerletilmesi, mali, mali, yarı bütçesel ve finansal siyasetlerin ahengi yurt içi ve memleketler arası itimadın iyileşmesine yardım eder” ikazında bulunan OECD, istihdam maliyetlerinin azaltılması ve daha esnek resmi istihdam biçimlerinin desteklenmesinin istihdam yaratımını artıracağını da savundu.
OECD raporunda, Türkiye için 2020 yılı yılı enfyasyon iddiası yüzde 12 olarak ortaya konurken, enflasyonun 2021’de yüzde 11,9’a ve 2022’de yüzde 9,5’e gerileyeceği de varsayım edildi. İşsizliğin ise bu yıl yüzde 12,5 olması, 2021’de yüzde 14,8 ve 2022’de yüzde 15,3’e yükselmesi bekleniyor.
Dünya